“Küçük Prens,” Fransız yazar, şair ve pilot Antoine de Saint-Exupéry tarafından kaleme alınmış, masalsı bir fantezi romandır. Eser, ilk olarak 1943 yılında New York’ta yayımlanmış olup, yazarın bizzat kendi suluboya illüstrasyonlarını içermektedir. Dünya çapında 250’den fazla dil ve lehçeye çevrilerek tarihin en çok okunan ve satan kitaplarından biri unvanını kazanmıştır. Eserin temel türü, her ne kadar yüzeyde Çocuk Edebiyatı olarak sınıflandırılsa da, içeriğindeki derin felsefi ve toplumsal eleştiriler nedeniyle ağırlıklı olarak Felsefi Masal, Fabl ve Yetişkinler İçin Çocuk Kitabı (ya da Masalsı Roman) olarak kabul edilmektedir. Konusu, Sahra Çölü’ne zorunlu iniş yapan bir pilotun, başka bir gezegenden (B-612 Asteroiti) gelen Küçük Prens ile karşılaşması ve onun maceralarını dinlemesi etrafında şekillenir.
Tematik Odaklar ve Edebi Arka Plan
“Küçük Prens,” yalnızlık, dostluk, sevgi, kayıp ve sadakat gibi evrensel temaları eleştirel bir gözle incelemektedir. Kitap, temel olarak bir çocuğun saf ve dürüst bakış açısıyla, yetişkinlerin dünyasındaki anlamsız hırsları, otorite tutkusunu, bencilliği ve hayal gücü yoksunluğunu ironik ve zarif bir dille eleştirmektedir. Küçük Prens’in ziyaret ettiği gezegenler (Kral, Sanatçı, Sarhoş, İş Adamı, Fenerci ve Coğrafyacı’nın gezegenleri), modern toplumdaki belirli yetişkin tiplerinin eleştirisine hizmet eden sembolik karakterler barındırır. Eserin en önemli edebi dayanak noktası, tilki karakteri aracılığıyla verilen meşhur derslerdir: “İnsan sadece kalbiyle doğru görebilir; esas olan göze görünmez” ve “Evcilleştirdiğin şeyden sonsuza dek sorumlusun.”Kaynaklar (kaynakça) açısından, Saint-Exupéry’nin eseri, kendi yaşamından, özellikle 1935’te Sahra Çölü’nde yaşadığı uçak kazasından ve eşi Consuelo’dan izler taşımakta, bu yönüyle otobiyografik unsurlar da barındırmaktadır.
Eserden Bir Başlangıç Girişi: Anlatı Evrenine İlk Adım
“Altı yaşımdayken, ‘Gerçek Yaşanmış Öyküler’ adlı bir kitapta, balık yutan bir boa yılanının muhteşem bir resmini görmüştüm. Bu resimde boa yılanı avını yutuyor ve sonra sindirim için altı ay uyuyordu. Bunun üzerine bende, hayatımın ilk resmini, bir numaralı resmimi çizme denemesinde bulundum. Resmim şuna benziyordu:
“Büyükler, resmimden bir şapka görmekte ısrar ettiler. Ben ise onlara, yuttuğu fili sindirmekte olan bir boa yılanı çizmiş olduğumu anlattım. Büyükler bu resimlerden anlamadılar. Onların her zaman açıklanması gereken şeyleri vardı.”
No responses yet